HABERLER

Dünya Dans Gününüz Kutlu Olsun.

Dünya Dans Gününüz Kutlu Olsun.

Her sene olduğu gibi Türkiye’de bir çok okulun düzenlediği Dünya Dans Günü gecelerini görebilirsiniz. Bu Özel gecenin anlamı hem bizler için hem de dünya gözünde değeri yüksek olan bir gündür. İnsanların kendilerini özgür ve mutlu hissettikleri özel anlardan biri müzik içinde dans etmektir.

—————————————————————————————————————————————-

Ulu Önde Atatürk’ün Dansa Bakış Açısını Sizlere Paylaştık.

“Dans, Medeni Bir İhtiyaçtır.”
M. K. Atatürk

Mustafa Kemal dansa sevdalıydı. Bu aşkın kökleri çocukluğuna uzanıyordu. Selanik’te mahalle ve okul arkadaşı olan Savaş İlbay anılarında şöyle anlatıyor:

“Artık büyümüştük. Rüştiye öğrenimi yapıyorduk. Tatil zamanlarımızı biz daima oyunlarla geçirirken, O azınlıkların serbet hayatından yararlanarak edindiği birkaç dostunun evine gider, Fransızca öğrenir, o zamanın modasına göre polka, mazurka, kadril ve vals gibi bizlerin adını bile çok sonradan duyduğumuz salon oyunlarını öğrenir, dans ederdi.”

Bir başka arkadaşı Fuat (Bulca) ise Halil Efendi’den Fransızca ders alıyordu. Mustafa Kemal de okuldaki Fransızca’sını geliştirmek daha doğrusu konuşmasını geliştirmek istedi. Fuat ile birlikte Halil Efendi’nin yanına gittiler. Halil Efendi’nin bir de birkaç küçük dükkanın üstünde açtığı bir salon vardı. Burada o zaman çokyaygın hem de gözde olan vals ve polka başta olmak üzere çeşitli dans dersleri veriliyordu.

Salona gelenler Fransızca konuşuyordu. Mustafa Kemal ve Fuat Bulca Fransızca’larını ve konuşmalarını geliştirmek için bu salona gelmeye başladı. Mustafa Kemal bu fırsattan yararlanarak Batı danslarını öğrenmeye başladı. Kısa zamanda çok güzel dans etmeyi öğrendi.

İstanbul’da okumaya başladıktan sonra tatil için annesinin yanına gittiğinde boş durmayan Mustafa Kemal, valsi iyice öğrendi. Okulda boğucu ve kasvetli havayı değiştirmek ve çağdaş bir subay olmak için Mustafa Kemal kendince bir şeyler yapmaya çabalıyordu. “İleride kurmay subay olduğunuzda dans bilinmesi gereken şeyler arasındadır.” diyerek arkadaşlarına vals öğretmeye başladı.

Savaşlar içinde geçen yılların ardından, cumhuriyetin doğuşu gündemin dışında kalan konuları ele almaya olanak sağladı. Ekonomi, eğitim, öğretim, bilim, kültür, sanat, dil, tarih, gündelik yaşam… Bunlardan biri de danstı.

Selim Sırrı Bey, zeybek dansını yeniden hayata geçirirken ona bir medeni şekil vermiştir.

İzmir Kız Öğretmen Okulu’nu görmeye gelen Mustafa Kemal’e Selim Sırrı (Tarcan) ile Mualla (Anıl) bir zeybek dansı sundu. Alkışlarla tekrar tekrar oynandı. Mustafa Kemal onları kutladı:

– “Selim Sırrı Bey, zeybek dansını yeniden hayata geçirirken ona bir medeni şekil vermiştir” dedi. “Bu sanatkâr üstadın, eseri hepimiz tarafından seve seve kabul edilerek millet ve toplum hayatımızda yer tutacak kadar gelişmiş, güzel bir şekil almıştır. Artık Avrupalılar’a ‘Bizim de mükemmel bir dansımız var’ diyebiliriz ve bu oyunu salonlarımızda, gösterilerimizde oynayabiliriz. Bu zeybek her toplu gösteride kadınla birlikte oynanabilir ve oynanmalıdır.”

Genç Ziya ve salondakiler dans ve kadına saygıyı o an öğrenmişlerdi

Balkan ülkelerinin gençleri Atatürk’ün çağrılısı olarak sırayla ulusal oyunlarını boşaltılan büyük havuzun içinde sergiliyorlardı. Daha sonra beden eğitimi öğretmeni olan Ziya Samanlı zeybek ekibi içindeydi. Ekip başarıyla oyunlarını sergiledi. Atatürk gençleri kutladı. Onları büfeye davet etti. Bir şeyler yiyen gençlerden Ziya Samanlı’ya işaret eden Atatürk, “Böyle köşeye çekilip yalnız durmak olmaz. Efeler de dans ederler. (Oturan bayanları işaret ederek) Bu hanımlardan birini dansa kaldır.”

O kadar içten ve özendirici sesle söyledi ki, genç çalan valsi duymasına karşın ‘Olmaz ben bu dansı bilmiyorum!’ diyemedi. Gidip bir bayanı dansa kaldırdı. Heyacanı her halinden belli olduğu için bayan genç Ziya’nın kulağına;

– “Heyacanlanma! Bana uymaya çalış!” dedi.

Atatürk onları izliyordu. Vals bitti, genç Ziya yerine geçecekken yanına yeniden çağırdı. Bu arada bayan yerine oturdu. Atatürk, “Olmaz! Damın danstan sonra yerine yalnız gitmesi olmaz! Sen ona eşlik edeceksin. Bir şey daha var. Tanıştığın hanımın elini öpmen gerekir” dedi.

Bu sözleri bayan da duymuştu. Kalkıp genç Ziya ile birlikte salonun ortasına yürüdü. Sonra geri döndüler. Genç Ziya ona eşlik etti. Bayan oturdu. Elini öperek ayrıldı. Genç Ziya bu kez bayanın elini öptükten sonra alnına koymuştu. Atatürk bunu gördü. Gencin yüzüne yanlışını vurmadı. Yanlarından geçerken Atatürk Saffet Arıkan’a,

– “Nasıl hareket edeceğini kendisi gecikmeden öğrenecektir!” dedi. Bir yandan ulusları kaynaştırmaya çalışan Atatürk öte yandan da çağdaş yaşamın gereklerini gençlere uygulamalı olarak gösteriyordu. Genç Ziya ve salondakiler dans ve kadına saygıyı o an öğrenmişlerdi.

Milletvekili hiç dans etmediği eşini dansa kaldırmaya başlamıştır.

Cumhuriyetin ilanın üçüncü yılıydı. Ankara’da bir balo veriliyordu. Mustafa Kemal katıldığı baloda bir milletvekilinin eşiyle hiç ilgilenmediğini ve başka kadınlarla dans ettiğini gördü. Kadın çok şişmandı. Mustafa Kemal ona bir ders vermek istedi.

Milletvekilinin eşinin yanına gitti ve onu dansa çağırdı. Şişman kadın büyük bir sevinçle kalktı ve dansa başladılar. Mustafa Kemal, “Çok güzel dans ediyorsunuz, üstelik de çok hafifsiniz, sorulmaz; ama kaç yaşındasınız?” diye sordu.

Milletvekilinin eşi, “Ben henüz üç yaşımdayım” dedi. “Türk ulusuna sunduğunuz cumhuriyet sayesinde yaşıyoruz. Bu yüzden gerçek yaşım kaç olursa olsun ben kendimi üç yaşımda farz ediyorum.”

Dans bitti. Atatürk bayanı yerine kadar götürdü. Sonra eşini çağırttı. Milletvekili dönüp eşinin yanına geldi ve eğilerek onu dansa kaldırdı. Canı sıkkın olan eşine dayanamayıp sordu:

– “Paşa ne söyledi sana?”
– “Sana ne söyledi?” karşılığını verdi. Bayan anlattıktan sonra,
– “Bu son sözlerinle beni mahkum ettin” dedi.
– “Neye mahkum ettim?”
– “Tüm balo süresince başka hiç kimse ile dans etmemeye. Her dansı beraber yapacağız!”

Bu olaydan sonra milletvekili hiç dans etmediği eşini dansa kaldırmaya başlamıştır.

Atatürk bir çok dans türünü bilmekte hatta bazılarını oldukça profesyonel olarak icra edebiliyordu.

Dansın özgürlük ifadesi, kültür ifadesi olduğunu çok iyi bilen büyük bir insandı.
…….

DANS VE SEVGİYLE KALIN. BİR GÜN DANS ADINA YOLLARIMIZ KESİŞECEKTİR. ( Aytunç Bentürk )

admin

Nisan 29th, 2017

Yorum Yapılmadı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir